Bir Seçim, Üç Tercih
Yeni fikirleri kamuoyuna sunmak, kamuoyunun desteğini ve güvenini sağlamak, seçmeni, hedef kitleyi, insanı anlamak ve onların tutum ve davranışlarını değiştirmek ve inandığı “iyi fikirleri” iktidara getirmek amacıyla herkesin siyasal kampanyalara ihtiyacı olabilir.
Çok güzel bir köpekle oynayan bir adam. Adamın yanında karısı ya da sevgilisi var. Adam köpeği okşarken, fondaki ses “Bu adam savaştan nefret ediyor. Bu adam barış istiyor. Çünkü bu adam savaşta ağır yaralanmış biri. Ancak ülke büyük bir tehlikeye karşı karşıya. Bir tek bu adam ulusu birleştirip koruyabilecek güce sahip. Bu adam birleştirici lider. Çünkü bu adam tüm akımları bir araya getirebilen kişi.” Politikacıyı tanıtan film bu cümleyle biter. New Yorklu reklamcı Jerry Della Femina, filmi izlettiği ajans çalışanlarına sorar “Bu adama oy verebilecekler ellerini kaldırsın” Filmi izleyenlerin tamamının elleri havadadır. “Ellerinizi havada tutun, size adayımızı tanıtıyorum: Adolf Hitler. Filmdeki her şey doğruydu. Hitler 1917’de yaralanmıştı ve savaştan nefret ettiğini söylerdi. Köpekleriyle oynarken fotoğraf çektirirdi. Yorumda her sözcük uygundu. Femina bu deneyiyle, siyasal iletişime olan olumsuz bakışını “İşte bu yüzden politikacıların reklamını yapmamak gerekir” diye savunur. Diğer tarafta ise “imkan eşitliği” sağlamak gerekçesiyle aynı anda tüm siyasi partilerin iletişimini yapmaya talip olan Fransız reklamcı Seguela yer alır. Ülkemizde “Anneme reklamcı olduğumu söylemeyin… O beni bir genelevde piyanist sanıyor!” kitabıyla tanınan Jacques Seguela’nın profesyonel hizmet sınırları bir hayli geniştir. Sosyalist Mitterrand’dan sağcı Jacques René Chirac’a ve Mesut Yılmaz’a kadar çeşitli görüşlerdeki siyasilerin kampanyalarını yönetmiş biri olarak, az önce ismi geçen kitapta siyasi kampanyalara bakışını şöyle anlatır. “Ben ajansta aynı zamanda, aşağı yukarı aynı alanda iş yapan hem Carrefour’un, hem Prisunic’in hem de Bon Marche’nin reklamlarını yapıyorum kimse de buna hayret etmiyor. Siyasi partilerin ne farkı var ki? Reklamcı bir telgraf memurudur. Onun iletecek bir mesajı yoktur, o sadece kedisine verilen mesajı yerine ulaştırır. Yalan ya da haksız olduğuna inanmıyorsa, her türlü haber ve bilgiyi yaygınlaştırmaya hazır olmalıdır. En adil seçimde, partilerin hepsi aynı bütçeyle aynı ajansa başvurmalılar. Yoksa, şu herkesin samimi olarak istemediği halde talep ettiği “imkan eşitliği” başka türlü nasıl sağlanabilir?” Bana göre Seguela gibi bir reklamcı, reklamcının telgraf memuru kadar basit bir kodlama işlevi olduğuna hiçbir zaman inanmamıştır. Peki niçin böyle söylemiştir, niçin adil seçimin telgraf memuru gibi görünmek istemiştir, niçin? Siyasal iletişim, siyasal tercih Seçimler çoğu zaman başarılı yönetimleri, demokratik liderleri iktidara taşımasa da siyasal iletişim, genel oy hakkının kitlelere verilmesiyle başlamış demokrasiyle yakından ilgili bir kavramdır. Yeni fikirleri kamuoyuna sunmak, kamuoyunun desteğini ve güvenini sağlamak, seçmeni, hedef kitleyi, insanı anlamak ve onların tutum ve davranışlarını değiştirmek ve inandığı “iyi fikirleri” iktidara getirmek amacıyla herkesin siyasal kampanyalara ihtiyacı olabilir. Marka danışmanlarının ve iletişimcilerin markalar gibi siyasi partilere de hizmet verip vermemesi ya da hangi politikacılara hizmet veriyor olması tamamen kendi tercihlerine bağlıdır. Benim şöyle bir ilkem var “Oy vereceğim partinin ve kazanmasını istediğim politikacının iletişiminde görev alırım.” Ve bilirim ki “iyi bir iletişimci çok şeyi değiştirir.”